Davos neleri unutturdu?

[KÖKBÖRİ]

Gündem Davos'a kurban!
ÜLKEMİZDE gündem öyle hızlı değişiyor ki, emin olun maraton koşan rekortmen bir atletin bile yakalaması mümkün değil!
İşin latifesi bir yana, bu hızlı gündem değişimi sırasında toplum olarak birçok önemli konuyu da ister istemez gözden kaçırıyoruz.
Mesela...
Küresel krizin istihdam üzerindeki etkisine ilişkin en keskin verileri açıklayan Sosyal Güvenlik Kurumu'nun rakamları gibi.
SGK rakamlarına göre, krizin yoğun bir şekilde yaşanmaya başlandığı Ekim ayından sonra 110 bini kendi adına bağımsız çalışan kişiler; yani Bağ-Kur'lular, 141 bini işçi olarak çalışan toplam 251 bin kişilik işsizler ordumuz oldu.
Tabii kayıt dışı çalışırken işini kaybeden diğer işsizler bu rakamlara dahil değil.
Peki son üç ay içerisinde işçi çıkarmalarının bile kendilerini kurtaramadığı kaç işyeri kepenk kapattı dersiniz?
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'in, verilen bir soru önergesi üzerine açıkladığı rakama göre, 2002-2007 döneminde kapanan şirket ve kooperatif sayısı 45 bini bulmuş. Ancak bu tabloya, tasfiye edilen işyeri sayısını da eklediğimizde ortaya çıkan tablo 64 bin 292'ye ulaşıyor.
Gözden kaçanlar...
Gündemin baş döndüren hızına yetişebilmek için gözden kaçırdıklarımız sadece işsizlik ve işyeri kapatma rakamları değil.
İşte sekiz madde halinde hasıraltı edilen gündem maddeleri:
1- 2008 yılında 25.9 milyar lira açık veren Sosyal Güvenlik Kurumu'nun durumu gözden kaçırıldı...
2- Anayasa Mahkemesi, Telekomünikasyon İletişim Başkanı'nın atama yetkisini Başbakan'dan aldı...
3- IMF ile yapılan görüşmelere ara verildi. Başbakan, IMF'nin gündeme getirdiği 2 talebin kabul edilemeyeceğini söyledi...
4- 2B olarak adlandırılan orman vasfını yitiren arazilerle ilgili tartışmalar bıçak gibi kesildi...
5- 11 dalga atlatan Ümraniye soruşturmasıyla ilgili tartışmalar hararetini yitirdi...
6- Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun Zekeriya Öz'e yardım için görevlendirdiği üç yeni savcı ataması neredeyse hiç konuşulmadı.
7- Milletvekili dokunulmazlık dosya sayısının 304'e ulaşması sıradanlaştı...
Ve...
8- DTP'li Ahmet Türk ile eski Milletvekili Leyla Zana'nın Avrupa Parlamentosu toplantısında konuşurken, "Dilimizi kabul ettiler. Yakında topraklarımızı da kabul edecekler" diye bölücülüğü tetikleyen hain sözler sarfetmesinden toplumun birçoğunun haberi bile olmadı...
Neler oluyor bize?
Millet olarak, bu ülkeyi daha iyi yöneteceğine inandığımız, isteklerimizi, düşüncelerimizi, fikirlerimizi savunan, ülkemizi çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine taşıyacak, dinimizi, dilimizi ve milli kültürümüzün yaşanmasına ve devam ettirilmesine katkıda bulunacağına inandığımız insanlara oy veririz.
Onları Belediye Başkanı, Milletvekili, Bakan, Başbakan hatta Cumhurbaşkanı yaparız.
Ve ülkemizde demokrasi o kadar gelişmiştir ki, eli kanlı teröriste "Kardeşim" diyenleri bile Meclisin yüce çatısı altına sokarız. Sırf sorunların çözümüne destek olsunlar, ülkenin bölünmez bütünlüğü için vatana ve millete hizmet etsinler diye.
Peki onlar ne yapıyor?
İhanet, hainlik, bilinçsizlik, vurdumduymazlık, sorumsuzluk ve gaflet..
Önce Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir konuştu: "Dilimizi kabul ettiler. Yakında topraklarımızı da kabul edecekler. Bu seçim Kürtler için aynı zamanda bir referandum olacaktır. Biz sadece bir iki ili değil, bütün Kürdistan'da belediyeleri istiyoruz. Kimse Diyarbakır'ı bizden alamaz Bu halk özgür olmadan iktidar değiliz."
Ardından üç gün önce aynı sözleri Avrupa Parlamentosu toplantısında DTP Eş Başkanı Ahmet Türk ile eski Milletvekili Leyla Zana tekrarladı.
Hayalleri ülkeyi bölmek; önce federasyon, ardından da "Bağımsız Kürdistan Devleti"ni kurmak olan bu DTP sözcülerinin yaptığı vatana ihanet değil midir?
Vatana ihanetin suç olduğu ülkemizde ayrılıkçı parti DTP'nin bölücü ağızlı sözcüleri açıkça suç işlemektedir.
Arapsaçına dönen ülke gündemi arasında kaçırılan bu sözler için devlet kurumlarını göreve çağırıyor ve unutanlara bir kez daha hatırlatıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti'nin tek Devlet, tek Vatan, tek Millet ve tek Bayraktan ibaret olduğunu bir kez daha hatırlatırım.
Her şey Türkiye'nin parçalanmaması için!
Metin Özkan / Tercüman